Çarşamba, Mayıs 31, 2006

TOSTUM

Hayir hayir yanildiniz, tostumu yedim bekliyorum post u degil bu:)

Cidden tam su anda tostumu yedim ve agzimdaki guzel lezzet kaybolmasin diye hemen paylasmak icin TVde AvrupaYakasi esliginde buradayim.

Ezine beyaz kalip peyniri (*)+ cilek receli (tamek ama olsun)(*) ve Uno dilimli ekmek

Cin gercek olsa bunlari yemezdim herhalde böfstranogoff falan yerdim degil mi:))

Ayaklariniz degdi mi yere offf offf:))
Gercek hayata hosgeldikkkk.

Kuguboynu,theKarniTokSirtiPek

ps: (* ve *) mutfakcamiyazilariBurcucugum ve kayinvalidesine ithaftir ama sanal bile olsa kulakcinlatacakderecedegercektir!!!

LAMBADAN CIN CIKTI

Yolda ayaginiz carpti lambaya. Egildiniz. Elinize aldiniz. Pofffffffff:) Duman bulutu icinden kocaman bir cin cikti. Kavusturmus kollarini,
"Dile benden ne dilersen sahip"
diyor size:))
3 hakkiMiz var.

Nedir?

Kuguboynu,theOtobandatheCin'eRastlar(*-*)

Pazartesi, Mayıs 29, 2006

DIL USTU KALBIM !

Bu oglen trafikteyim hava feci sicak. Camim acik. Nedense evde yada arabada dayanilable oldugu surece klima acma taraftari degilimdir. O nedenle cam acilmayan isgokdelenlerini de sevmem. Olabildigince taze havayi tercih ederim, bu nedenle arabada da bugun camlarim acikti. Kirmizi isikta durmustum. Oglen kalabaligi. Sol elim camdan disarida sarkmis- biraz bickin soforumdur galiba:) Beklerken sagimda kaldirimda seyyar portakal suyu sIkan satici vardi. Su makinaya bakayim dedim gereksiz yere, bos duramayan beynim var ya benim, dur 90 saniye kirmizida sakin, yok illa calisacak salak sey, makinaya bakip nasil sIkIyormus, aa kabuklariyla, peki o kabuklar temizmi, yikaniyor mu, sanmam turu nev-i sahsina munhasir self-sohbet icindeykennnnnn
birden elime birsey dokundu!!!!

Nasil sicramisim AYYYYY diye nasil bagirdiysam sol seritte olmama ragmen portakal suyu saticisi ve bilumum arabalar duydu. Kalbimin carpintisini ise 90 dakika ben bile kendim duymaya devam ettim vallahi. Bir kafami cevirdim bir yasli amca, hani isikta dilenenler varya. Gelmis elime dokunmus ve ben tam sicrayip tavana merhaba dedigim sirada soyle diyordu – son derece miymiymiy ve acikli bir ses tonuyla-
“Allah ne miymiy muradin miymiy varsa versin miymiymiiiiiiiiy.”
Ay dedim nasil korktum ya ne yapiyorsun? (hani adaminda cok umurundaydi)
Ama kalbim agzimda carparak soyluyorum bunu
Amcadan el-cevap,
Son derece gur ve dik bir sesle (!)
“Aman ne olmus, ne yaptik, yemedik ya”......
Diyip arkadaki arabaya yurudu.

Ben ve dil ustu kalbim Selanikte kalakaldik... :)

Kuguboynu,theUrkek

Cumartesi, Mayıs 27, 2006

MASAL KAHRAMANI/YI/M BEN/IM

Basligi Abarttim mi:
Masal Kahramanim Benim !
Masal Kahramanıyım Ben !

Varmisiniz ?

Cocuklugumuzdan etkilendigimiz masal kahramani/lari kimdir?

Klasik cocuk romanlari da dahil, ama cizgi film ve cizgi roman kahramanlari haric. Mesela Zeze var, Nemeçek var, ama Pembe Panter, Candy veya Tommiks yok, olmasin. Cok fazla ornek verip de bilinc-ustu yonlendirmesi yapmak istemiyorum- cenemi zor tutuyorum ama cok merak ediyorum, ne keyifli seyler cikacak diye. Gerci haftasonuna geldik, katilim az olmaz umarim.

Kuguboynu,theCuriousCat

Perşembe, Mayıs 25, 2006

KAC TANE HAYAT VAR??

Karanlıktaymışlar. İki embriyo, bir ana rahminde... Her şeyden habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde... Sarılıp birbirlerine, karanlıkta uyumuşlar öylece... Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş. Elleri, ayakları belirginleşmiş. Gözleri çıktıkça meydana, ikisi de çevrede olup biteni fark etmiş... Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu.. Sıcak, ıslak, sevgi dolu... "Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki" demişler, "...bize ne mutlu..." Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler. Bu karanlık dünyayı ve hayatın kaynağını deşmişler. Onları besleyip büyüten kordonu fark edince o kordonla kendilerini var eden Anne'lerine şükretmişler. Sonra başlamış bir varoluş tartışması: "Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk" diye sormuş ikizler... "Annemiz" demiş biri, "O bizi var etti, bize can verdi." "Ne biliyorsun" diye itiraz etmiş öteki, "Sen hiç Anneni görmedin ki...": "Belki de o sadece zihnimizdedir. Anne inancı bizi rahatlattığı için uydurduğumuz bir şeydir." Süredursun ana rahmindeki tartışma, ikizler büyüyüp gelişmişler. Rahme sığmaz olup tekmeleşmişler. Artık parmakları ve kulakları varmış kerataların... Büyüdükçe anlamışlar ki, yolun sonu yakın... Gün gelecek, bu güzelim hayat bitecek; Karanlık bir yolculuk, onları bir başka diyara çekecek. "- Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz" diye fısıldamış ikizlerden biri efkarla... "- Ben gitmek istemiyorum" diye diretmiş öteki; "doyamadım ki daha hayata..." "- Ama mukadderat alnına yazılandır; dua et, belki doğumdan sonra hayat vardır." Sormuş karamsar olan: "- Bir gün bize hayat veren kordon kesilecek. Ondan sonra başımıza neler gelecek?" Şiirle cevaplamış iyimser olan: "Birçok giden/ memnun ki yerinden/ çok seneler geçti/ dönen yok seferinden...” Ve günlerden bir gün, yer sarsılmış, duvarlar kasılmış. Dayanılmaz sancılarla ikizler beklenen günün geldiğini anlamış. Buruşuk kollarıyla birbirlerine son kez sarılıp vedalaşmışlar. Ve "ömrümüz bitti" diye çığlık çığlığa ağlaşmışlar. Azrail sandıkları bir el kesmiş onları hayata bağlayan kordonu, Ağlaya ağlaya karanlık bir koridordan öbür hayata çıkmışlar.

Bu bir CAN DUNDAR Yazısıdır, hayatı sadece dünyadan ibaret sananlar gibi, yaşamlarının sadece ana rahminde olduğunu ve doğunca öleceklerini sanıyorlar.. Kimbilir belkide bizde yanılıyoruz onlar gibi.. Ölünce ölmüş değil, belkide doğmuş olacaz.. Nerden bilebiliriz ki!

Çarşamba, Mayıs 24, 2006

TAKINTILIYIM, TAKINTILISIN, TAKINTILI


Takintililastirabildiklerimizden misiniz? demeyecegim merak etmeyin.

Bir onceki commentimde 13 kalmasin diye “ondortledim” ya hani ben… yok aslinda boyle bir takintim (Yoksa var mi? Var da benim mi haberim yok acaba?)

Aksamlari is cikisinda gec olmazsa Capital Radio da Kaan i dinlemeyi severim. Her gun nerden bulursa ilginc bir soru bulur ve telefonla baglananlardan cevaplari alir, cok keyiflidir, vardir dinleyenleriniz. Bundan bir kacsene once bir gun sordu yine “takintilariniz var mi, nelerdir?”
Once ben hic takintim yok dedim icimden, ama gelen cevaplar oyle ilginc ve eglenceli idi ki bir sure ben de dusunmeye basladim. Hic umulmadik cevaplar cikabiliyor.

Simdi de size soruyorum, zorlayin bakalim “sizin takintilariniz neler acaba?”:))

Benimkiler arasinda basta yok desem de -zorlayarak buldugum sandigim ama- aslinda olanlardan bazilari:

- Gazeteyi once ben okumaliyim. Benden once acilmissa, hele bir de kat yerlerinden degil ama yalapsap katlanarak birakildiysa sinir olurum:)
- Tuvalet kagidi veya kagit havlu rulosu illaki cekince ustten alta dogru gelecek sekilde takilmalidir. Alttan uste dogru cekiliyorsa mutlaka duzeltirim:)
- Bir duvarda egri cerceve gorursem de duzeltirim. Simetri hastasi degilim ama:) Sadece duvarda egri durmamali o resim, resme yazik:)
- Araba surerken nazar degmesin (seytan kulagina kursun) diyeceksem, konsolda hep ayni yere vururum , ama disarida isem nerede duvar veya tahta varsa:)
- Kol saatim mutlaka olmali, eve girergirmez ilk onu ve yuzuklerimi cikartirim. Ama diyelim eve gec donecegim eve donene kadar o beni rahatsiz etmezki aslinda:)
- Simdilik aklima baska gelmiyor.

SIRA SIZDE …… Sizin Takintilariniz Neler Acaba?

Kuguboynu,theTakintiliUcan:)

Pazartesi, Mayıs 22, 2006

CESITLI

1- cok acim su anda
2- blog dostlarimin hepsini okudum
3- Fatma gecen hafta gelemedi, evi resmen birseyler goturuyor :( kafayi yiyecegim. Elimi kipirdatmak istemiyorum. Miguel gelse keske. Sebastiani elime almak bile istemiyorum (kendisi elktrkli supurgem olur. Printerimin adi da da Nejla, ne olmus yani).
4- Ben yokken ne olmus olabilir tahmin edin, balkonumda yeni bir cift var demistim hani- hazir yuvaya kondular diye (demis miydim icimden mi konusmustum acaba?Kuguboynukyan demisti ya hani:))- neyse iste bu sabah gordumki 2 yeni yumurta var- ama ayni ebattalar bunlar . Yani sanirim saglikli dogacaklar, insallah. Illa billa "kumru teyzesi kuguu" yapacaklar bunlar beni azimle...
5- Artik yaz kesinkes donussuz geldi galiba. 30larda dereceler ohh be... (YAZBITMESIN duyuyor pardon okuyor musun canim? Bu maddeyi sana ithaf ediyorum ama ben de bir yaz delisiyim biliyorsun:))
6- cok acim demis miydim:))
7- ev cok pis demis miydim:))
8- ciceklerimin sulanmasi gerekiyor. Onlar benim icin cok kiymetli pencere onundeki 7 saksidakini ellerimle kendim cogalttim SARDUNYAcigim, ama su vermeyi ben hep unutuyorum ya. Ustelik egzantirik bir su verme sisem var onlara ozel tutuyorum, ama ben usengecim galiba.
9- "usengec yerine gec" repligini kac kisi hatirlar bilemiyorum ama yeni tanimaya basladigim Yumurcak kesin hatirlar gibi tahmin ediyorum. (Bizim sokak, TRT! Yani TRT-1-2-3 4- int veya gap yoktu/pardon yokmus! o zamanlar TRT, okadar:))
10-ya ben hala acim, birisi yemek hazirlasa, aaa kimse yokmus. Telefon nerede, karisik pizza mi siparis etsem acaba?
11- Camasir makinasi su anda stop etti, gidip onlari asip 2. postayi-beyazlari atayim. Bak yikayip asmaya hic usenmem iste, ama yemege ve utuye ...olalallalala, PAS mi BOP mu derdik, anladiniz ...:)
12- Ustkattaki tepemde dandandanaaaan cakiyor, ne cakiyor sanki yere bir sey dosuyor gibiler. Aman ne guzel en ihtiyacim olan sey su anda. Sagolsunlar.
13- Camasirlari astim geldim
14- Ustkat matkaba basladi harika harika. Ay vallahi harika, ackarnina hic cekilmiyor yaaa (acim demis miydim size?)
15- Mustakil evim ben seni ozledim ya ne olurdu sehir icinde olsaydin keske.
16- Matkap ile ayni anda cekic de cakildigina gore 2 kisi olmalilar- ay ne zekisin sen kocasiskafakuguu.
17- Yardima mi ciksam acaba? Size de saat tiktaklari bazen takilir mi??:) Tik- tak- tik – tak...
18- aksam eve donerken alisveris yaptim ve yeni aldigim aysberg, domates, roka kirmizi biber vb gibi seyleri tabii ki ellenmeden torbasiyla sebzelikten alip cope atip yenileriyle degistirdim. Once pc acayim vallahi bu aksam yapacagim salata dedim. Miguuuuuuuuuuuuuuuuuuuuel neredesin?
19- Miguel vallahi su bloglardaki kocalardan falan degil. Hani cogunuz pek tatli isimler veriyorsunuz ama bu gercekten sanal bir karakter oluyor. Yalan Ruzgari diye bir dizi vardi- sanirim 90lardaydi:) ama Amerikada iken ben 26. yilini kutluyordu hani oyle bir dizi, hatirlayanlariniz anladi simdi. Iste orada Nikki-Victor ciftinin bir hizmetlisi vardi evde, adi Miguel. Siz zahmet etmeyin efendim ben cocuklarin odevlerini yaptirdim, ben doyururum efendim, ben yikadim efendim, aksam yemegi hazir efendim, size kokteyl hazirlayip getirdim efendim falan diyen en gerekli anda ortaya cikip sonra Casper (!) olan bir zat idi hani bildiniz mi? Her eve lazim bir Miguel diye o yillardan beri denir hani.
20- Ustkat bir sus ya tiktak.
21- Acim ama uykum yok.
22- Sabahin korunde bu tatil icin yanina gittigim canim dostum aramis, bu cumaya su su su var bilet aliyorum geliyorsun diyor. Dur once bir uyanayim yahu dedim.
23- Bu kadar gevezelik yeter ..... mi?
Kuguboynu,TheStarving HEEEEEEEEEEEEEEEEELP:)

MUHTESEM DONUSUM BENIM

Ben dondum bu gece evime sehrime 3 gunluk tatilden.
Oohhh vallahi oyle iyi geldi ki.
Iste bloglarin bir faydasi daha, sayenizde gaza gelip harekete gectim, okuyanlar biliyor carsamba gunu ogleden sonra hadi dedim , persembe ogleden sonra yola ciktim.
Sagolun dostlar.
Kuguboynu

Salı, Mayıs 16, 2006

Eee NE DURUYORUZ CEKİP GIDELIM 80LERE BARI

Evet ne duruyoruz ki bu kadar konusmanin ustune hadi gidelim hep birlikte 80lere.

Var misiniz herkes hatirladiklarini yazsin, ne dersiniz. 80ler diyince aklina gelen mesela:
- sarkisini
- kiyafetini
- filmini
- ilk aklina geleni
- bir okul anisini
- bir aile anisini (ay burası babamveoglum filminden gibi oldu)
-gezentisini:) (diskolari mesela veya yazliklari:)
- bir de toplum icinden hatirladigi ve simdi farkli olan bir davranisi- trafikten veya toplutasimdan mesela.

SOBE SOBE SOBE kimler var hadi eller havaya

Kuguboynu,theNostaljik:)

Pazar, Mayıs 14, 2006

GENCIZ BIZ

Maksat sadece konuyu gundemi havayi degistirmek icin birseyler yazmak.
Az sonra geceyarisi olacak, yeni bir hafta baslayacak, hem de 19 mayishaftasi... Ne guzeldir o 3 gunluk kacamaklar, Bodrum Bodrum olmadan onceki yillarda 19mayis tatilleri, yorulmak bilmedigimiz gunler ve geceler, denize henuz "cosss" diye degil "bIrrr" diyerek ama illa cengaverce girislerimiz, gunduz gunesinde pembelesen bazan fazla kizaran yuzumuz vucudumuz, heryerden her sokaktan sadece genclerin cikiyor olmasi, tanismalar, muzik muzik muzik Micheal Jackson-BillyJean, MenAtWork-DownUnder, buzlu badem, o zaman daha icki bilmedigimiz icin sanki marifet gibi ilk kez cintonik tadish- icinde bir taze kirazli, Hadigari, pazar gecesi otobuslere dolusmak ve nedense giderken oturulmayan yollardan bu sefer uyuyarak gecilmesi, sehre varis, 3 gundur dus yerine banyoda yikanirken tuzlu suyun saclarindan yuzunden akisini farketmeden tatmak gulumseyerek...

Hepimize guzeeeel bir hafta diliyorum, ha bir de bayramiMiz kutlu olsun:))
Dag basini duman almisss
Yuruyelim Arkadaslar..

Kuguboynu,thePaytak

Cuma, Mayıs 12, 2006

BU SEFER ANNEMDEN BANA HEDIYE:(

Taze taze 10 dakika once oldu... Dustu butun moodum yerlere...

Bu sene Annneler Gunu Hediyesini az once annem bana verdi. Cep telefonum caldi, Turkcell Musteri Hizmetlerinden ariyoruz musaitseniz 0532 XXX numaranizla ilgili gorusmek istiyoruz dediler. Numara annemin numarasi. Kapali kullanmiyorum, sadece faturalari odeniyor, bazan seyahatlerde yanima yedek telefon olarak alirim, arada birde acarim mesela ordan kendimi caldiririm ekranimda CANIMANNEM yazar.

Neyse Musteri Temsilcisinin kibar sorularini cevapladim, birden ayildim iyi ama siz beni bu kendi numaramdan nasil buldunuz dedim. Megerse yillaronce numaralari Bizbizecell ile baglamistim oradan irtibat olarak almislar aramislar. Konusma biterken dediler ki bize vakit ayirdiginiz icin tesekkur ederiz, bu nedenle size 3 ay boyunca 15er dakika gorusme hediye ediyoruz.

Anladiginiz gibi zaten bastan sapsallasmistim birparca, telefonu kapatinca bulutlandim: bu sene Anneme ben hediye almiyorum ama o bana Anneler Gunu hediyesi verdi.

Perşembe, Mayıs 11, 2006

ALACAKARANLIK KUSAGI AMA COK AYDINLIK

ALACAKARANLIK KUSAGI AMA COK AYDINLIK

Evet bir turlu vakit bulup anlatamadigim (ya da belki sonra anlayacaksiniz nedense avoid ettigim:((() hikayemi artik soz verdigim gibi yazmaliyim size. Ustelik bu aksam Cem(Taurus)a bir comment birakirken iyice yuzeye cikti.

Pazar gunu arkadasimla bulusmaya karar verdik, birlikte ne zamandir yapmaya karar verdigimiz ama bir turlu vakit yaratamadigimiz birseyi nihayet bu haftasonu yapmaya karar vermistik. Aradi sabah, bir fuardaymis gezecekmis. Cagirdi gitmedim, sevmem ben pek, evimde Pazar keyfimi yapayim ben de gazetem cayim kahvemle dedim. 2 gibi bulusmaya karar verdik. Ben gelir seni oradan alirim dedim, adresini verdi fuarin. (Meshur yerdir, hep fuarlarin yapildigi bir merkez ama omrumde bir tek kez bile henuz gitmedigim bir yer.)

Konustugumuz saatte oradaydim, tam anlamiyla “aneybabay”gunuydu ortalik ama ben devasa parkyerinde arabamdan inmeden onu aradim yerimi belirttim, o da geliyorum ok 1-2 dakikaya dedi. Ben beklerken gelengecenarabalarda “Halkim”in topografyasini cikartip, cesitli istatistikler yapıp, “horguclu turban” modellerinin cokluguyla canim ATAM’i bir kez daha hasretle anarkeneee, ve sabirli ve hiper olupyerinde duramayan biri olarak arabada artik daha duramayip inerek beklemeye basladigimda, 15 dakikayi gece arkadasim geldiginde yaninda biri daha vardi.

Neyse 3 bayan yola koyulduk. Gittik o buyuk isimizi hallettik, oradan uzantisi olarak bir yere daha ugradik. Ancak ben uyandigimdan beri lokma yememis biri olarak artik hafiften bayilma noktasinda idim ve surekli olarak su isimizde bitsin birseyler yiyelim derken, arkadasimin arkadasi da diyorduki o fuarda ablasi da yiyecek icecek reyonunda yer kiralamis, gozlemeler, cigborekler, donerler, vs vs varmis, gider orada yeriz donuste diyordu.

Sonra isimiz de biryere daha ugrayacagiz dedim ya. Cok aciktik diye arkadasim dediki once fuara gidelim sonra oraya gideriz, ben dedimki once onuda halledelim oyle donelim fuara, buarada surekli aklimda benimde o gun anneme ugramak var bu arada. Aclık umurumda dgl ama tansiyonumda oynadi hani o raddede acim yani. . Ya ben bir anneme de ugramak istiyorum ama siz bilirsiniz dedim oraya giderken, ben gidecegimiz adresi bilmiyorum o semt nerede falan diyorum. Derken ben once oraya gidelim dedim diye gittik, aaaaaaaaaaaaa ve aaaaa annemin karsisinda bir yer hemen. Orada kapidan verip isimizi hallettik, ciktik, annemin kapiya yaklasiyoruz, “ugrayalim mi??” ben cok istiyorum ama siz bilirsiniz diyorum en sonunda ugrayalim 10 dakikamizi alir dedim. Ugradik canim anneme. (merak edenler ve bana yuh yani nasil bilmezsin diyenler icin not: annem oraya tasinali cok olmadi o yuzden cevresini ben bilmiyorum, sadece annemi biliyorum, hani canimi benim).

Ve gittik fuara, tam geldik, park ettik deli bir ruzgar ve yagmur basladi. Bir anda hortum gibi bir firtina. Once duralim dedik sonra aman ne fark eder kosakosa gideriz dedik, indik. Ama dehset bir ruzgardi zor ulastik yiyeceklerin oldugu yere.

Vardigimiz anda sok olduk.

Yan yana ve karsilikli fuar giris yolunda yiyecek cadirlari. Birtek arkadasimin arkadasinin ablasinin cadiri 4-5 dakika once yerle bir olmus!!! Kocaman kalaslar iceride o anda yemek yiyen yaklasik 40 kisinin ustune inmis, yaralananlar var.... Biz de tam su kosede oturacaktik cunku ben hep orada oturuyordum diye en cok cokmus koseyi gosterdi ark’s ark....

ANNEM BIZI KORUDU.

Ugramasak ona biz de 10 dakika once gelmis olacaktik, o 5 dakika once cokmus kalaslarin altina....


Kuguboynu,theAnnesinin KugusuKuzusuOnuCokOzleyen


ps: commentinde Houdini ve annemle ilgili yazdigim:

Cem filmi izledim, guzeldi. Modern Zamanlarin Houdini si gibi bu cocuk. Birden gozumun onune cocukken izledigim ve basrolunu TonyCurtis in oynadigi Houdini nin bir sahnesi geldi: Buz tutmus nehir/gol icine vucudu zincirlenmis ve asma kilitle kilitlenmis, sandik icinde indirilisi ve cikarim iddiasi. Sonra cikamamisti, rekor denemesini izleyen herkes umudunu kesip gitmisti ve Tony cok sonra evine donmustu. Anlattiginda zincirlerinden ve sandiktan kurtuldugunu ama bir turlu yuzeyde kirilan buz deligini bulamadigini, o yuzden cikamadigini soyluyordu. Konuyu dagittim farkindayim:)) ama birden yazarken bu aslinda benim kendi blogumda 2 gun once yazdigim alacakaranlik hikayesini de cagristirdi hatta tamamen ortusuverdi. Neyse merak edersen(filmi seyretmediysen) golde buz deligini bulup kurtulmaya calisarak buz altinda yuzerken bir buz/su araliginda nefes aliyor ve o esnada olmus annesinin sesini duyuyor, sesi takip edince coooooook zaman sonra herkesin beklemekten umudunu yitirip gittigi o deligi buluyor!

OYALAMACA-2

Always&Ghost postumdaki commente biraktim bunu sizlere, ama ekranda tam gorunmedigi icin burada RPTyim.

http://yigitozgur.t35.com/index.php?id=240

Kuguu,KacarAmaDoner:))

OYALAMACA:))

Yazacagim yazacagim onceki posttaki hikayeyi de yazacagim baska seyler de birikiyor.
Bu sabah cok ozledigim (toputopu2-3 gun oldu ama:)) sizleri dolastim kendime vakit kalmadi.

Gelene kadar diyerek oyalamaca yapsam kizar misiniz

http://www.bozzetto.com/flash/fem_male.htm

Kuguboynu,theVaktiDar

Pazartesi, Mayıs 08, 2006

ALWAYS - THE GHOST der KUGUU

GHOST filmi artik bir kült tum dunyada, ama asil GHOST dan da once yine Steven Spielberg in cektigi bir film vardir: ALWAYS..... En baslarimdandir:)) 1988-1989 falan olmali, Richard Dreyfuss ve Holy Hunter oynar, kucuk butceli bir filmdir ve pek pazarlamasi yapilmaz (ama muhtesem konu ve kurgu ve ishlenistir. Ben kesfettigime daima memnunumdur, TRT de sonradan gostermisti, ben ise kac kez izledigimi hatirlamiyorum, zaten bugun olsun yine izlerim tam su anda!).

Arkasindan tamamen ayni konulu (peki ishlenisi farkli diye "similar konulu" diyelim) GHOST cekilir, Demi Moore ve Patrick Swayze katmerlenirler, pekishirler ve film dunya basarisi, ticari basari olur, Hollywood tarihcesinde yerini alir “halef” olmasina ragmen...(bence “selef” Always cok cok daha kalitelidir).... ve Ghost bilinir ama Always pek bilinmez (hemen anket yapalim – postumu okuyup bilenler ben izledim yazsin pls)

Peki her iki filmde de sevenler gider obur taraftan burada kalan sevdikleriyle iliski kurmaya calisir !!! isaret vermeye calisir!!!! korur kollar... Holly suya ucakla dustugunde bogulmak uzeredir, cikamaz, birden Richard gelir elini uzatir onu tutar ve su yuzune ulasir...

Demi evde yalnizken birden hisseder Patrick oradadir.... Holly de hisseder :)
Birde kediler her ikisinde de:)...

Var mi hikayeleriniz?? Varsa sakin bana anlatmayin, etkilenirim... Zaten bugun bir tane yasadim...

Kuguboynu,theAlacakaranlikKusagi

Cumartesi, Mayıs 06, 2006

NO COMMENT - YORUMSUZ

Commentlere verdigim cevaplara baktimda postdan uzun olmus neredeyse:))

Yorumsuz arz ederim.

Cuma, Mayıs 05, 2006

BOS BESIK:(

Neler oldu??
Bu sabah balkondaki yuvama gunaydin demek icin cama gittim.
Yuva bos. Ne yumurta Nazli var, ne yavru Azman. Yumurta kabugu kirigi da yok etrafta.
Anne Kumru ve Baba Kumru etrafta ucup konuyorlar duruyorlar.
Gece neler oldu acaba?

Yillar once Fatma Girik'in bir filmi vardi, "Bos Besik" diye. Yoruk kizinin bebegi doguyor, devenin ustune besigi koyuyor yola cikiyorlar, derken bir kartal geliyor bunlar farketmeden bebegi kapip gidiyordu. Fatma icine dogan huzursuzlukla yalvarip konvoyu durdurup bebeme bir bakayim diyordu. Konvoy basi daha yeni durduk olmaz desede o mavis gozlerin aglamasi ile kendini paralamasina dayanamayip deveyi ıhtırıyordu!!! ve besik bostu....

Nedense bu sabah balkon kapisinda "bos yuva" yi gorunce aklima bu geldi, baska kuslar kapmis olabilir mi, boyle birsey olabilir mi?

Kuguboynu:(, theVeryShashkinVeryUzgun

Çarşamba, Mayıs 03, 2006

BALKONUM GUM'DU, GSUM OLDU !

BALKONUM GUM OLDU

BU sabah ben ne oldum??
Inanamiyorum ama yeniden teyze, buyukanne, the malik/owner.... bilemiyorum ne denir ama bu sabah ben YUPPIIII oldum:))

Bilenleriniz vardir, sanirim 1hafta 10 gundur internette bir kartalin yuvasi canli yayinda dolasiyor, yumurtlamis butun dunya verilen linkten sesli olarak onu izliyor. Hatta bugun ben benim olayi anlatirken onu ornek verdigimde gecen hafta Amerikadan gelen kuzenim(30kusur yildir orada yasiyor) aaa o siteyi bende izliyordum burada birturlu acamadim dedi. Neyse iste boyle bir site var, yegenlerimin dahi izledigi ama, AMA ve daha buyuk AMAAAAA ....
ben 3 haftadan fazla zamandir bunu zaten birkac metre otemde “canli-heyecanli-kanli-merakli” taze taze izliyorum!!!

Takip edenleriniz bilir ben mustakil evimden bu sehir ici apartman dairesine tasinali birkac ay oluyor. Ilk basta inanamadim, biz insanlar bu kadar mi sehirdeki KUMRUlari evsiz yurtsuz biraktikda onlar balkonlara bu denli dadanmis oldum??? Bazi balkonlara naylon torba bagliyorlar kuslar hishirtiya gelmesin diye, nafile. Itınayla her hafta benim kadin temizliyor, onlar michiyor, kush gribi patlak verdi benim kadin aldigim uzayli aksesuarlari ile balkona cikiyor (ona kalsa yemeniyi burnuna kapatip supuruyordu ben dumur olmustum) , nafile aksamina onlar yine geliyor. Ustelik ilginctir sadece 1 CIFT kumru, AYNI cift kumru.... hayir "kumru"nun hayatimda apayribir yeri de vardir - belki baska post konusu olur:)))) OLALALA ASK. kiyamiyorum ama pislige de dayanamiyorum.

Bu arada antiparantez belirtmeliyimki benim omrumde asla "balkon kulturum" olmadi, balkonda cicek yetistiren oturan mangal yakan ve ihtiyac duyan bir aile de olmadik biz, ama temiz gorunmeli. Heleki bu yeni evimde balkonum bilgisayarimin yanindaki kapida, tul perdesiz acik:)) Canlı kanli seyretmem bundan iste:)) Benim eski evimde de sigirciklar yuva yapardi cati katima, aman ne sikayet ederdim isyerine gittigimde, hava atmak icin degil vallahi ama herkes araba sehir gurultusu ile uyanirken her sabahin korunde kargalardan bile once!! bunlarin cikcikleriyle uyanmak pek zor oluyor diye...:)

Lakin burada bunlarin sesi yok pisligi var, bir aksam kapiciya sordum (beni gorebildigi nadir aksamlardan birinde-- uzatalim mevzuuu gevezelik olsun----> kapida cop gormediginde her aksam zili calma ben cop olursa koyarim dedim 1 ayin sonunda dayanamayip, o da haftada bir hemen hemen cikiyor zaten:)) Iste ona sordum millet ne yapiyor bu kus istilasi ile diye. O da cevap verdi kimse basedemedi balkonlarinda... Makus talih dursun bakalim dedim ben de ... Ohhho bu arada cok acik verdik hakkimizda, TAZE TEYZE olmama donmeye calisayim ben:)

Shu bizim kumrular derken 3 hafta kadar once yeniden basladilar yuva yapmaya, erkek birer birer agziyla tek dal tasiyor, gormelisiniz (belgesel lezzetini!) , disi ustune oturuyor. Bunlar dedim yumurtlayacaklar Fatma acma kapiyi artik balkona cikma yikama! sadece seyredelim. Balkonum GUM oldu bu surede, GUBRE URETIM MERKEZI yani:))) Olsun, ben PC basindayken onlar hemen yanimda canli canli, baska hicbir kumru gelemiyor balkona, bazan donusumlu oturuyorlar yuvaya disi ve erkek, 3 hafta once bir yumurta oldu minicik, derken 2 gun sonra bir yumurta daha oldu bu azmandi, hep ustlerindeler, bu izledigim canli yayinda(!) farkettimki kucuklugumden beri kuslar poposu ile kuluckaya yatar sanirken aslinda anne onden geliyor yumurtalara dogru ve gogsunun altina aliyor onlari caniiiiim ya...
Sonra anne pislendi yoruldu, kim oturabilir ki zaten gunlerce kimildamadan, yagmurlar basladi bu arada balkonun yagmur alan kosesine meger yapmislar hay Allahim aklim onlarda. Bilene sormustum 2 haftada kuluckadan cikar demisti ama 3 hafta oldu ben paniklerde iken BU SABAHHHHHHH bu sabah uyaninca onlara gunaydin demek icin geldigimde anne balkonda (ucmadan uzaklasmadan) jogging yapmaya kalkmis ve ve veeeeeeeee BIR YAVRU KUMRUmuz var...heyooo ... ben simdi ne oldum, bununda teyzesi olayim mi:))

Diger yumurta duruyor, bilen arkadasim demistiki ayni anda dogmazlar birbirlerini yememek icin(?). Bekliyorum ikinciyi adini simdiden NAZLi koydum onun zira o dogmayan yani ilk kucuk olan yumurta idi bu kirilan ise AZMAN buyuk yumurta cussesi de oole. Bu aksam isten gelince hemen balkon camina yapistim, birden anne ve baba sagdan soldan hemen yuvaya dogru yuruduler, beni hissedip korktular galiba. Oysa ben acip yem ekmek falan birakmak istiyorum ama urkuturum diye korkuyordum demek hakliymisim. O halde birakayim onlar dogada uyumlu islerini gorsunler ben onlara ev sahibi pozunda uzaktan yardimci olayim seveyim sadece....
Canli kanli heyecanli yuva- dogum belgeselimiz....

BALKONUM GUM DEGIL, “GSUM”OLDU- GUBRE SEVGI URETIM MERKEZI

Kuguboynu:)

Salı, Mayıs 02, 2006

OGRETMEN BLOGGER DOSTLARIMIZA

Eskiden de gelmisti ama bu aksam yeniden gelince bu oyku -blogda forward yapmayi hic dusunmemıs olmama ragmen - ozellikle son gunlerimizde anonim/unki tarzinda zorluklar yasayan bazi ve diger tum ogretmen blogger dostlarim sevdiklerim icin buraya almak istedim.
Kuguboynu....

Okulun ilk gününde 5 nci sinifin önünde dururken, ögretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çogu ögretmen gibi, ögrencilerine bakti ve hepsini ayni derecede sevdigini söyledi. Ancak, bu imkansiz idi, çünkü ön sirada, oturdugu yerde bir yana kaykilmis, ismi Teddy Stoddard olan küçük biroglan vardi. Bayan Thompson bir yil önce Teddy'yi izlemisti ve diger çocuklarla iyi oynamadigini, elbiselerinin kirli oldugunu ve sürekli olarak kirli dolastigini gözlemisti. Ilave olarak, Teddy tatsiz olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, bayan Thompson onun kagitlarini büyük kirmizi bir kalemle isaretlemekten, kalin çarpilar (X) yapmaktan ve kagidinin üstüne büyük "F" (en düsük derece) koymaktan zevk alir oldu. Bayan Thompson'un okulunda, her çocugun geçmis kayitlarini incelemesi gerekiyordu ve Teddy'nin kayitlarini en sona birakti. Ancak, onun hayatini gözden geçirdiginde, bir sürpriz ile karsilasti. Teddy'nin birinci sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy gülmeye hazir parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapiyor ve çok terbiyeli... Onun etrafta olmasi çok eglenceli. Ikinci sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy mükemmel bir örgenci, sinif arkadaslari tarafindan çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastaligi oldugu için sikinti içinde ve evdeki yasami mücadele içinde geçiyor." Üçüncü sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy'nin annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Teddy elinden gelenin en iyisini yapmaya çalisiyor, ama babasi ona ilgi göstermiyor ve eger bazi adimlar atilmazsa evdeki yasami yakinda onu etkileyecek."Teddy'nin dördüncü sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy içine kapanik ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadasi yok ve bazen sinifta uyuyor."Simdiye kadar, Bayan Thompson problemi kavradi ve kendinden utandi. Ögrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kagitlarla sarilmis Noel hediyeleri getirdiginde bile çok kötü hissetti, Teddy'nin ki hariç. Teddy'nin hediyesi bir marketten aldigi kalin, kahverengi ambalaj kagidi ile beceriksizce sarilmisti, Bayan Thompson onu diger hediyelerin ortasinda açmaktan aci duydu. Bayan Thompson paketten taslarindan bazilari düsmüs yapma elmas tasli bir bilezik ve çeyregi dolu olan bir parfüm sisesi çikarinca çocuklardan bazilari gülmeye basladi...Ama o bilezigin ne kadar güzel oldugunu haykirdiginda çocuklarin gülmesini engelledi, bilezigi takti ve parfümü bileklerine sürdü. Teddy Stoddard o gün okuldan sonra ögretmenine sunu söylemek için kaldi, "Bayan Thompson, bugün ayni annem gibi kokuyordunuz". Çocuklar gittikten sonra, bayan Thompson en az bir saat agladi.O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik ögretmeyi birakti. Bunun yerine, çocuklari egitmeye basladi. Bayan Thompson Teddy'e özel dikkat gösterdi.Onunla çalisirken, zihni canlanmaya basliyor görünüyordu. Onu daha fazla tesvik ettikçe, daha hizli karsilik veriyordu. Yilin sonuna kadar, Teddy siniftaki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocuklari ayni derecede sevdigi yalanina ragmen, Teddy onun gözdelerinden biri idi.Bir sene sonra, Bayan Thompson kapisinin altinda Teddy'den bir not buldu, ona hala tüm yasaminda sahip oldugu en iyi ögretmen oldugunu söylüyordu.Alti yil sonra Teddy'den bir not daha aldi. Liseyi bitirdigini, sinifinda üçüncü oldugunu ve onun hala hayatindaki en iyi ögretmen oldugunu yazmisti. Bundan dört yil sonra, bazi zamanlar zor geçmesine ragmen okulda kaldigini, sebatla çalismaya devam ettigini ve yakinda kolejden en yüksek derece ilemezun olacagini yazan baska bir mektup aldi. Yine Bayan Thompson'un tümyasamindaki en iyi ve ne favori ögretmen oldugunu yazmisti. Sonra dört yil daha geçti ve baska bir mektup geldi. Bu kez fakültediplomasini aldiktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiginiaçikliyordu. Mektup onun hala karsilastigi en iyi ve en favori ögretmenoldugunu açikliyordu. Ama simdi ismi biraz daha uzundu...Mektup söyle imzalanmisti, Theodore F. Stoddard, MD. (tip doktoru).Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz, ortaya çikan baska bir mektup var.Teddy bir kizla tanistigini ve onunla evlenecegini söylüyordu. Babasinin birkaçhafta önce vefat ettigini açikliyordu ve evlenme töreninde BayanThompson'undamadin annesine ayrilan yere oturup oturamayacagini soruyordu.Süphesiz Bayan Thompson bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu ? Taslari düsmüs olan o bilezigi takti. Dahasi, Teddy'nin annesinin süründügüparfümden sürdü.Birbirlerini kucakladilar ve Dr. Stoddard, Bayan Thompson'un kulagina,söyle fisildadi, "Bana inandiginiz için tesekkür ederim Bayan Thompson. Bana önemli oldugumu hissettirdiginiz ve bir fark yaratabilecegimi gösterdigin için çok tesekkür ederim"Bayan Thompson, gözlerinde yaslarla fisildadi, söyle dedi, "Teddy, yanlis seylere sahiptin. Bir fark yaratabilecegimi bana ögreten sensin. Seninle tanisincaya dek, nasil ögretecegimi bilmiyordum".

(Bilmeyenler için, Teddy Stoddard, Des Moines'teki Stoddard Kanser Binasiolan Iowa Methodist'te doktordur.)