Perşembe, Aralık 24, 2009

RUH DURUMUNA GORE MUZIK

Yeni bir kesif.

Ve bu kesfi eger daha once O kesfetmediyse (malum ben biraz geriden takip ederim), muzik hayatinda onemli bir yer tutan (bildigim kadariyla ) ABI'ye hediye ediyorum.

http://www.stereomood.com/


Kuguboynu,theCakmaDJ:)

Perşembe, Aralık 03, 2009

OZEL BIR YAZI - Part 2

(onsoz: Asagidaki yaziyi onceki part 1 yazisini eklerken yazmistim, oylece taslaklarda duruyordu. Bir sure gecmesini bekledim. Sanirim simdi part 2 zamanidir:))



Bu onun istegiydi.





Blogistandan tanidigim -sanal - bir dost, bir seven, bir duyarli insan tarafindan yazilmis bir yazi idi bir onceki yazi.





Aylar once istemisti senin agzindan bir yazi yazacagim ve sen kelimesine noktasina dokunmadan yayinlayacaksin, kendin yazmissin gibi demisti.





Gecenlerde hatirlatti, olur yaz dedim ve gunlerce ugrasip yazip yolladi. Ve soz verdigim gibi hic dokunmadan copy paste yaptim buraya.





Benim agzimdan yazmaya calisirken ornegin benim hic turkce karakter kullanmadigimi hatirlamis ama cogu yerde kacirmis, veya yaziyi bitirirken daima attigim, en bastan beri yazilarimin karakteristik ozelligi olan, imzami bile atlamamaya calismis ama ben hep Kuguboynu,the... diyerek atarim, "the" yazmayi unutmus :))





Bunlar onemli degil ama muhim olan 2006 dan beri incelikle takip ederken tanimaya calismasi, bazi yazilarimdaki konulari hatirlamasi beni sasirtti, onore etti. Sagolsun.





Eger kendisi kim oldugunun bilinmesini isterse bu yaziya yorumlarda yazabilir, bunu da ona birakiyorum. Ama kirmadigim bu dusuncesine verdigi emek ve ozen icin ellerine saglik diyorum:))





Belki part 3 yi de ben yazarim yazi icindeki konularin dogrulariyla yer degistirerek:)) gerci kendimi asla bu kadar acmam - o da biliyor!!!- ama belli mi olur:)





Kuguboynu,theDavut

OZEL BIR YAZI - Part 1

Yağmurlu günler uzun olur…

Yağmurlu günler uzun oluyor. Özellikle ofisimdeyken işler ne kadar kafamı meşgul ederse etsin sanki saatler ilerlemiyormuş gibi geliyor. Belki bu kivi kabuğu rengi havanın bana verdiği duygu nedeniyle böyle düşünüyorum belki evde olsam ve yanımda çok sevdiğim birisiyle hiçbir şey yapmadan sadece yan yana oturup televizyon izlesem zaman daha çabuk geçer.
Aslında şöyle bir durup arkama baktığımda zamanın; günlerin güneşli ya da yağmurlu olmasına aldırmadan hızla geçtiğini görüyorum ve hatırladığım kadarıyla azı güneşli gündü ve köpük misali patlayıp etrafa küçük damlalar bırakıp kayboldular. Ne kadar kötümser olmamaya çalışsam da hayatımda hep bir şeylerin ters gittiğini görmek beni sinirlendiriyor, hayat soyut bir kavram ondan bir şey beklemek benim için saçmalık ama yaptıklarımın karşılığını alamamak beni umutsuzluğa düşürüyor, istediğim maddesel şeylerden çok daha değerli manevi şeyler, başkasına göre çok sıradan dilekler olsa da huzur, sağlık ve sevilmek benim hayatımın en önemli unsurları ama ne etrafımdaki insanların ne de benim bunalara sahip olamadığımı görüyorum. Çok zor durumda değilim ama çok iyi de değilim, en basiti çok sevdiğim ve değer verdiğim benle hayatımı paylaşan son canlı da öldü, sevgili Brunom.
Dedim ya eski günlere bakıyorum bazen diye... Benimle bir sevgi ve ilişki paylaşıp sonra ayrıldığım herkes evlendi, sanki onlara nasıl iyi bir eş olmaları gerektiğini öğretmişim gibi, aslında ben onların doğru insan olmadıklarını düşünmüştüm sonra komik geliyor neden o kadın ben olamadım diye düşünüyorum neden? Cevabı bulmak o kadar da umrumda değil aslında sadece sorusu yetiyor. İtiraf etmek gerekirse gerçekten sadece bir kişiyi sevdim ve ona güvendim, herşeyin onla daha güzel olduğunu düşündüğünüz birisi olur ya hayatınızda işte benim için O, gerçekten sihirliydi... hani bir söz vardır ya “Hiçbir gizeme ve sihire inanmyanların ölüden farkı yoktur” diye işte ben o zamanlar sihire inanıyordum onun herşeyi yapabilecek kudrete sahip olduğunu düşünüyordum, sanki mucizevi elleriyle dokunuyordu bana ta ki o ellerle telefonu tutup beni “evlendim ve iki çocuk sahibi oldum” diyene kadar. O gün sihire inanmayı bıraktım. Şimdi ölü müyüm? Hayır hala nefes alıyorum.
Benim yerimde olmak isteyen kadınların olduğuna eminim ama ben o hiç sevmediğim sabun köpüğü gibi olduğunu düşündüğüm romantik filmlerdeki kadınların yerinde olmak isterdim, gerçekten o inanılması güç aşklardan yaşamak isterdim. Şimdi sadece sıkıcı bir belgesel hayatım ve bende uzaktan beni izleyen tanrının kamerasındaki incelenen kişiyim. Sadece izliyor... İyileşmem için bir şey yapmıyor, bilirsiniz belgesellerde aslna geyiğe saldırır ve onu yer kameraman hiç bir şey yapmaz sadece izler “doğal yaşam” çerçevesinde bakar olaya ama benim doğal yaşamım üzüntü, mutsuzluk ve bol çalışmayla geçiyorsa diğerlerinin doğal yaşamı neden öyle? Neden mutlu evlilikleri olan insanlar var? Neden az para kazanıpta çok huzurlu olan insanlar var? Yoksa onlar aslan mı? Ve benim tek şansızlığım narin bir ceylan olarak dünyaya gelmek mi?
İnsanlara güvenmiyorum, yalan söylemeyeceğim yeni tanıştığım bir insanın bana yaklaşması için kilometrelerce mesafe gelmesi gerekiyor, bu iş hayatının ağız yanmalarının bana verdiği kötü bir özellik, birinin bana söylediği ufak bir şeyi çok değişik açılardan inceleyip en kötü tarafına karar verip ona göre davranıyorum. En basit örneği bazen soyadımı vermekten bile çekiniyorum, artık herkes birbirini google dan araştırı oldu ve beni oradan aramalarını istemiyorum. Biliyorsunuz bazen başlıkların arasına nokta koyuyorum kimse googledan arayıp gelmesin bu sayfaya diyerek. Biliyorum pek sağlıklı bir şey değil bu tavrım çünkü beni gerçekten seven kişi eğer kendine güvenilmediğini hissediyorsa uzaklaşıyor. Bir ilişkide en önemli şey güvendir ve ben güveni sarsılmış bir kadın olarak güvensizlikle yaşamaya alıştım.
Tamam o kadar da kötü değilim, yine de mutluyum beni seven insanların olduğunu biliyorum ve onlar için yaşamak fikri de güzel geliyor, çoğuna göre ben harika ve güçlü bir insanım ama hiç kimse her zaman çok güçlü değildir, herkesin bir “yeter artık” dediği yer vardır Superman’in bile karşısında güçsüz düştüğü kripton diye bir şey var ama adı “Superman” ben de “Superwoman”ım bazılarına göre aslında bence de öyleyim ama benim kriptonum insani duygular, ben mutluluk ve gülümsemeyle güçlü oluyorum üzüntü ve yalnızlık beni güçsüz düşürüyor. Hatta mutluluk olunca hayatımda uçabiliyorum da... Mutluluktan havalara uçuyorum piiiiiiii... Ama havada tek başıma kalmak istemiyorum ve yanımda olacak kişininde benim için uğraşacağını biliyorum.
Yağmurlu bir gün geride kaldı, yağmurun toprakla buluşmasıyla yayılan aroma ve sokakları temizleme etkisini unutmamak lazım, umduğum şey bu işte, bir gün benim ruhumada yağmur yağacak ve bütün kötü anılar ve umutsuzluk yerini o güzel aromaya ve temiz bir sayfaya dönüşecek ve biliyorum yepyeni bir dünyam olacak.

Kuguboynu, YagmurDuasinaCikmisGibi