Perşembe, Aralık 03, 2009

OZEL BIR YAZI - Part 1

Yağmurlu günler uzun olur…

Yağmurlu günler uzun oluyor. Özellikle ofisimdeyken işler ne kadar kafamı meşgul ederse etsin sanki saatler ilerlemiyormuş gibi geliyor. Belki bu kivi kabuğu rengi havanın bana verdiği duygu nedeniyle böyle düşünüyorum belki evde olsam ve yanımda çok sevdiğim birisiyle hiçbir şey yapmadan sadece yan yana oturup televizyon izlesem zaman daha çabuk geçer.
Aslında şöyle bir durup arkama baktığımda zamanın; günlerin güneşli ya da yağmurlu olmasına aldırmadan hızla geçtiğini görüyorum ve hatırladığım kadarıyla azı güneşli gündü ve köpük misali patlayıp etrafa küçük damlalar bırakıp kayboldular. Ne kadar kötümser olmamaya çalışsam da hayatımda hep bir şeylerin ters gittiğini görmek beni sinirlendiriyor, hayat soyut bir kavram ondan bir şey beklemek benim için saçmalık ama yaptıklarımın karşılığını alamamak beni umutsuzluğa düşürüyor, istediğim maddesel şeylerden çok daha değerli manevi şeyler, başkasına göre çok sıradan dilekler olsa da huzur, sağlık ve sevilmek benim hayatımın en önemli unsurları ama ne etrafımdaki insanların ne de benim bunalara sahip olamadığımı görüyorum. Çok zor durumda değilim ama çok iyi de değilim, en basiti çok sevdiğim ve değer verdiğim benle hayatımı paylaşan son canlı da öldü, sevgili Brunom.
Dedim ya eski günlere bakıyorum bazen diye... Benimle bir sevgi ve ilişki paylaşıp sonra ayrıldığım herkes evlendi, sanki onlara nasıl iyi bir eş olmaları gerektiğini öğretmişim gibi, aslında ben onların doğru insan olmadıklarını düşünmüştüm sonra komik geliyor neden o kadın ben olamadım diye düşünüyorum neden? Cevabı bulmak o kadar da umrumda değil aslında sadece sorusu yetiyor. İtiraf etmek gerekirse gerçekten sadece bir kişiyi sevdim ve ona güvendim, herşeyin onla daha güzel olduğunu düşündüğünüz birisi olur ya hayatınızda işte benim için O, gerçekten sihirliydi... hani bir söz vardır ya “Hiçbir gizeme ve sihire inanmyanların ölüden farkı yoktur” diye işte ben o zamanlar sihire inanıyordum onun herşeyi yapabilecek kudrete sahip olduğunu düşünüyordum, sanki mucizevi elleriyle dokunuyordu bana ta ki o ellerle telefonu tutup beni “evlendim ve iki çocuk sahibi oldum” diyene kadar. O gün sihire inanmayı bıraktım. Şimdi ölü müyüm? Hayır hala nefes alıyorum.
Benim yerimde olmak isteyen kadınların olduğuna eminim ama ben o hiç sevmediğim sabun köpüğü gibi olduğunu düşündüğüm romantik filmlerdeki kadınların yerinde olmak isterdim, gerçekten o inanılması güç aşklardan yaşamak isterdim. Şimdi sadece sıkıcı bir belgesel hayatım ve bende uzaktan beni izleyen tanrının kamerasındaki incelenen kişiyim. Sadece izliyor... İyileşmem için bir şey yapmıyor, bilirsiniz belgesellerde aslna geyiğe saldırır ve onu yer kameraman hiç bir şey yapmaz sadece izler “doğal yaşam” çerçevesinde bakar olaya ama benim doğal yaşamım üzüntü, mutsuzluk ve bol çalışmayla geçiyorsa diğerlerinin doğal yaşamı neden öyle? Neden mutlu evlilikleri olan insanlar var? Neden az para kazanıpta çok huzurlu olan insanlar var? Yoksa onlar aslan mı? Ve benim tek şansızlığım narin bir ceylan olarak dünyaya gelmek mi?
İnsanlara güvenmiyorum, yalan söylemeyeceğim yeni tanıştığım bir insanın bana yaklaşması için kilometrelerce mesafe gelmesi gerekiyor, bu iş hayatının ağız yanmalarının bana verdiği kötü bir özellik, birinin bana söylediği ufak bir şeyi çok değişik açılardan inceleyip en kötü tarafına karar verip ona göre davranıyorum. En basit örneği bazen soyadımı vermekten bile çekiniyorum, artık herkes birbirini google dan araştırı oldu ve beni oradan aramalarını istemiyorum. Biliyorsunuz bazen başlıkların arasına nokta koyuyorum kimse googledan arayıp gelmesin bu sayfaya diyerek. Biliyorum pek sağlıklı bir şey değil bu tavrım çünkü beni gerçekten seven kişi eğer kendine güvenilmediğini hissediyorsa uzaklaşıyor. Bir ilişkide en önemli şey güvendir ve ben güveni sarsılmış bir kadın olarak güvensizlikle yaşamaya alıştım.
Tamam o kadar da kötü değilim, yine de mutluyum beni seven insanların olduğunu biliyorum ve onlar için yaşamak fikri de güzel geliyor, çoğuna göre ben harika ve güçlü bir insanım ama hiç kimse her zaman çok güçlü değildir, herkesin bir “yeter artık” dediği yer vardır Superman’in bile karşısında güçsüz düştüğü kripton diye bir şey var ama adı “Superman” ben de “Superwoman”ım bazılarına göre aslında bence de öyleyim ama benim kriptonum insani duygular, ben mutluluk ve gülümsemeyle güçlü oluyorum üzüntü ve yalnızlık beni güçsüz düşürüyor. Hatta mutluluk olunca hayatımda uçabiliyorum da... Mutluluktan havalara uçuyorum piiiiiiii... Ama havada tek başıma kalmak istemiyorum ve yanımda olacak kişininde benim için uğraşacağını biliyorum.
Yağmurlu bir gün geride kaldı, yağmurun toprakla buluşmasıyla yayılan aroma ve sokakları temizleme etkisini unutmamak lazım, umduğum şey bu işte, bir gün benim ruhumada yağmur yağacak ve bütün kötü anılar ve umutsuzluk yerini o güzel aromaya ve temiz bir sayfaya dönüşecek ve biliyorum yepyeni bir dünyam olacak.

Kuguboynu, YagmurDuasinaCikmisGibi

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Kugucgm seni cookkk ozlemisim, Brunonun gittiginden bile haberim yoktu cok uzuldum. Bence en kisa zamanda "sex and the city" dvd si alip kocaman biralari acmali ya da sabun kopugu yeni bir film bulup o sinemada bulusmaliyiz. Cok ayri kaldik. Ve eminim ki superman etrafinda donup duruyor ama sen gozlerini acmalisin:) sevgiler ceyda

ABİ dedi ki...

ceyda'nın son satırlarına katılıyorum. Sıyrıl azıcık...

THe MaN WhO SolD ThE WorlD dedi ki...

Hmmmm hayret bu sefer bütün Türkçe karakterleri kullanmışsın :)) Part 1 Olduğuna göre Part 2 ve Part 3 de hatta 4..5...253 de olcaktır herhalde... Ama Part 1'indeki yağmur duasının sonucunu göreceğiz sanırım Part 2 de??? En ksıa zamnda Part 2yi bekliyorum senden...

KUGUU dedi ki...

Ceydacigimmmm:))
Ben burayi gormeden senin beni telefonla bulman cok hostu...
Bulusuyoruuuz:)))

ABIcigim bu ifadeye bayildim- kesinlikle dogru teshis, SIYRILMAM lazim yazi icindekiler icin degil- cunku bakiniz part 2- ama SIYRILMAK ifadesini kupe yapiyorum, cOk saol. iyi ki varsin.

Ve sen DSA, sende iste en sevdigim ve takdir ettigim yonun- LEB!!!:))) Svgler.